Deprem hasarlarının azaltılması için neler yapılabileceğini çokça tartıştık, izledik, konuştuk. Umarım uzmanların dediklerine kulak verilir ve bir daha böylesi bir acıya sebep olacak olayların göz göre göre gelmesine izin verilmez. Ancak işin bir de afet sonrasını ilgilendiren kısmı var(mış), görüyoruz... Şu son bir kaç gündür arama kurtarma çalışmalarını ve ortaya çıkan durumları izlerken kendimi alamadığım bir soru kafamı kurcalamakta; her gün teknolojinin ne kadar ilerlediğini, neler yapabildiğini izleyip duruyoruz. Bu teknolojilerden biri de, tabiri caizse, artık elimizde oyuncak olan robotlar denebilir. İnsan için, özellikle zararlı olabilecek durumlarda kullanılmaya yönelik üretilebilen bir araç...
Yine de, bu son afet sırasında ne kullanıldığını gördü ne de bahsi geçtiğini. Bir yanda olaydan 160 saat sonra bile enkaz altından depremzedelerin canlı olarak çıkarıldığına şahit olurken, bir yanda yeni oluşabilecek çökme tehlikelerine karşı arama kurtarma çalışmalarının bitirilmesi gerektiği gibi acı verici bir ikilem ile karşı karşıya kalmış gibi görünüyoruz. Bu noktada ve aslına bakılırsa en başından bu yana çalışmalarda, bu işler için üretilmiş robotları kullanma durumu daha iyi olmaz mıydı acaba? Bu sayede, ilk anda enkaz altından kurtarılması mümkün olmayan yaralılar için gıda, su, battaniye gibi yaşamsal takviyelerin yapılması mümkün olabilirdi bence. Hatta, aşağıda izleyeceğiniz videoda görüldüğü üzere; enkaza dair 3 boyutlu model oluşturulduktan sonra, çökme tehlikesi yaratabilecek noktaların yine bu robotlar aracılığıyla güçlendirilmesi ve kurtarma anında oluşabilecek çökme riski düşürülemez miydi? diye soruyorum kendime !
İçinde yaşadığımız coğrafyanın bize çıkardığı olumsuzluklara karşı kaderimiz böyleymiş demektense, bu duruma karşı farkındalığımızı kullanarak, lehimize çevirecek çalışmalara yoğunlaşıp, dünyada bir fark yaratamaz mıyız? Teknolojiyi insanın gereksinimleri dışındaki alanlar yerine tekrar ihtiyaca yönelik kullanmaya başlamanın zamanı gelmedi mi hala? Elimizdeki kaynakların daha verimli yönetimi açısından da elzem olan bu durumun değerlendirilmesinin lehimize olacağına dair hiçbir şüphe yoktur sanırım. Tek yapmamız gereken, aynı zamanda olması gereken, içinde yaşadığımız coğrafyayı (hatta doğayı) iyi tanımak ve çalışmalarımızı onunla uyumlu olacak şekilde revize etmek. Bu yaklaşımın toplumsal seviyede refahı, huzuru ve tatmini de beraberinde getireceğinden adım gibi eminim. Saygılarımla...
Comments