Yüksek lisansta ödev olarak hazırladığım bir yazı. Faydalı olması dileğiyle.
(Barış Koca, 07.01.2024)

Basit gibi görünen "İlk resimler" ifadesinin aslında ne kadar komplike olduğunu kavrayabilmek için öncelikle, insan dışında hiçbir canlının doğal koşulları içinde oluştur(a)madığı ve türümüzün bilişsel gelişiminin belki de en önemli basamağını gösteren bir eylemin nasıl ortaya çıktığı gibi oldukça geniş bir alanda ve derinlemesine ele alınması gereken bir sorunsala işaret ettiğini kavramak gerekir. M.Ö. 3400'lerden itibaren icat edilen yazının kullanılmaya başlaması, o dönemlerde yapılan eylemlerin kayıt altına alınmasına ve bu sayede gelecek nesillere kendileri ve yaşam şekilleri hakkında oldukça kesin denebilecek bilgiler bırakılmasına imkan tanımıştır. Ancak antropolojik keşifler insanlık tarihinin, yazının bulunmasından çok daha öncesine dayandığını göstermiştir. Her yeni keşifte olduğu gibi bu keşif de peşi sıra yeni soruların doğmasına ortam hazırlamıştır.
Tarih öncesi insanlar ya da daha kaba bir tabirle "mağara adamları" olarak bilinen topluluklarla ilgili ilk keşif 1829'da Belçika'da yapıldı. Bu kalıntıların daha sonra Neandertal insanına ait olduğu anlaşılacaktı. Türümüzün tarihine dair ilk keşif 1868'de Fransa'da yapılmıştı ve bu kalıntılara Cro-magnon* insanı dendi. Tarih öncesine dair yeterli veri ortaya çıkarılmadan önceki dönemde bu insanların, vahşi hayvanlardan farkı olmayan, insani değer yargıları oluşmamış, zeki olmayan barbarlar olduklarına dair önyargılar hakimdi. 1879 yılında İspanya'daki Altamira * Mağarası'ndaki duvar resimlerinin keşfedilmesi tüm bu önyargıların yıkılması adına bu alanda bir ilk olarak karşımıza çıkar(1). Bu buluntu her şeyden önce, tarih öncesi insanların düşünüldüğü gibi vahşi canlılar olmadığı ve üstün olarak nitelendirilebilecek seviyede eserler üretebilme yetisine sahip insanlar olduğunun anlaşılmasını sağlamıştır (önemli bir not: Altamira çizimleri ilk defa bilim camiasına sunulduğunda, sahip oldukları parlak renkler ve üstün teknik nedeniyle sahte oldukları düşünülmüştür. Daha sonra Avrupa'nın farklı yerlerinde bulunan benzer çizimlerle bu buluşun orijinalliğini tescil etmiştir). Bugün ulaşılan ve resimlerin yanında heykelciklerden ve kabartmalardan oluşan eserlerin ortaya çıkışı 35,000 - 45,000 yıl öncesine kadar tarihlenmektedir. Bugün bu eserlerin ne amaçla yapıldığına dair teorileri netleştirmek içinse daha da eskilere giderek, büyük olasılıkla insanların doğal çevreleri ve birbirleriyle olan ilişkilerine bağlı olarak ortaya çıkan yaşam tarzları detaylandırılmaya çalışılmaktadır.
En eski mağara resimlerinin ölçülen tarihleri ve sahip olduğu teknik seviyeye bakıldığında modern insanların (h.sapiens) Avrupa'ya geliş tarihiyle çakıştığı görülmektedir (~ 37,000 yıl - Chauvet mağarası). Böylesi bir tekniğe ulaşmanın çok daha öncesinde başlamış olması zorunluluğu da hesaba katıldığında, tarih öncesi insanların tüm dünyaya yayıldığı yollar geriye doğru takip edilmiş ve Afrika Kıtası araştırmanın odak noktası olarak karşımıza çıkmıştır. Özellikle G. Afrika civarında yapılan araştırmalarda, daha basit semboller içeren kalıntılara rastlanmıştır. Bunların tarihlemesi ise 73,000 - 100,000 yıl öncesine kadar gitmektedir.
Bir kaç yıl önce ortaya çıkarılan bir buluntu (2017'de) Endonezya'nın Sulawesi Adası'ndaki bir mağarada ortaya çıktı. 45,500 yıl öncesine tarihlenen bir domuz resmi tarihin en eski hayvan çizimi olarak kabul edilmekte. Ancak burada İspanya'dakinden farklı olarak çizimi yapan insan türünü belirleyecek kafatası, kemik vs. kesin kanıtlar henüz yeterince mevcut değil. Yani bunları o dönemde buralardan geçtiği bilinen h.sapiens kadar ondan önce oraları yurt edinmiş başka bir insan türü de yapmış olabileceği durumu hala olasılık dahilindedir. Bir başka şaşırtıcı keşif ise ~ 440,000 yıl önce ortaya çıktığı düşünülen ve ~ 30,000 yıl önce ise yok oldukları bilinen Neandertal insanlarını temel almakta. Neandertal insanı henüz atalarımız (h.sapiens) Avrupa'ya gelmeden önce (~ 40,000 yıl) orayı yurt edinmişlerdi. Yaşam alanlarında yapılan çalışmalar neandertallerin de sembolik düşünce yeteneği olduğuna dair kanıtlar sunmaktaydı. Yine de, h.sapiensin zamanında maruz kaldığı önyargılar gibi onların da sembolik düşünce seviyelerinin ölü gömme, deniz kabuklularından boncuk yapma gibi eylemlerle sınırlı olduğu kabul ediliyordu. Ancak, 2018 yılında İspanya'da yapılan bir keşifte ortaya çıkarılan mağara resimlerinin ~ 65,000 yıl öncesine tarihlendiği ve şu ana kadar Avrupa'daki en eski çizimler olduğu belirlendi. Bu çizimlerin keşfi, hem tarihlemenin Avrupa'da H.sapiens'ten önceki dönemi göstermesi hem de mağarada bulunan diğer fiziksel kanıtlar itibariyle, bunların Neandertaller tarafından yapıldığını ortaya koymaktadır(2). Araştırmanın eş yazarı Alistair Pike, “Bulgular, "Neandertallerin sembolizma gücü olmayan bir mağara insanı olduğu düşüncelerini tam tersine çeviriyor” demiştir.
Ortaya çıkan bu bulgulara dair paleoantrapolog Genevieve Von Petzinger ise şöyle demiş: "Bence buradaki genel tema, atalarımızın kapasitesini fazlasıyla hafife aldığımız. Şahsen, atalarımızın Afrika’yı terk etmeden önce nasıl sanat yapılacağını zaten bildiğini düşünüyorum" (3). Bu durum bilişsel gelişim sürecinin, evrimsel süreç içinde aşamalı şekilde ortaya çıktığını destekleyen önemli bir gösterge olduğunu karşımıza çıkmakta. Farklı insan türlerinde sembolik düşüncenin tarihsel gelişimini gösteren aşağıdaki tablo da buna destek vermekte.
SEMBOLLER | TARİHLER (yıl önce) | YER |
|
|
|
Basit şekiller | 73,000 | Güney Afrika (h.sapiens) |
Kompleks şekiller | 65,000 | İspanya (h.neanderthalis) |
Hayvan resimleri | 45,500 | Endonezya (h.sapiens?) |
Gerçek ötesi resimler | 44,000 | Endonezya (h.sapiens?) |
Tarih öncesi buluntularda, 2,000,000 yıldan daha önce insanın çevresinden yararlanmaya başladığını gösteren ilk işaret olan alet yapma eylemiyle karşılaşılır. Sonrasında el becerisinin, düşünce niteliğinin değişimini tanımlayan 'sembolik düşünce'yle bir araya gelmesinin ilk işaretleri kabul edilen 'basit şekiller'in taşlara kazınması ve çizilmesiyle karşılaşırız. O dönem insanlarının doğal çevresiyle etkileşiminde bir farklılaşma olduğu ve bu çizimler için yaşadığı çevrede bulduğu taş, kemik, toprak boyası gibi malzemelerden faydalandığı görülür. (Bunların dışında; oldukça kaba yapılarına rağmen, farklı insan türleri tarafından yapıldığı düşünülen bazı buluntuların tarihlendirme sonuçları ise bir kaç yüz bin yıl (Tan Tan heykelciği, Trinil deniz kabuğu) öncesine kadar ulaşabilmektedir).
Veriler, modern insan da dahil tüm insan türlerinin doğal çevresiyle etkileşime açık olduğunu ve bu etkileşim mekanizmalarının uzun vadeli bir getirisi olarak 'sembolik düşünce'ye ulaştığını göstermektedir. Bu durumun sebebi, baş parmağın fizyolojik gelişimine ve bunun zihnimizde sağladığı geri dönüşüm mekanizmalarına bağlanmaktadır(4). Bu sayede elleriyle, farklı koşullarda farklı unsurları (kemik, ahşap, taş, toprak boyası, kömür) kullanabilmeye başladığını görebiliriz. İlk resimler olarak karşımıza çıkan mağara resimlerinin ise bugünkü beceri seviyesine yakınlığı itibariyle, bu mekanizmaların gelişmiş bir sonucu olarak ortaya çıktığı söylenebilir. İlk "kayıt üretme" eylemi olarak da düşünülebilecek bu resimlerin ve sembolik şekillerin yine uzun vadeli bir getirisi olarak, geçmişin ve geleceğin de artık değerlendirilmeye başlanması gibi zihnimizde önemli bir paradigma değişimine sebep olduğu söylenebilir(5). Öte yandan, bir şekilde diğer türlerin yok olması sonrasında, günümüze kadar varlığını sürdürebilen tek insan türü olarak h.sapiensin medeniyetler üretebilecek seviyeye ulaşırken, halen devam eden bu mekanizmadan faydalandığı gerçeğini de unutmamak gerekir.
İLK RESİMLERİN NE AMAÇLA ÜRETİLDİĞİNE DAİR AŞAĞIDAKİ GÖRÜŞLERDEN BAHSEDİLEBİLİR:
İlk resimlerin ortaya çıkışına dair farklı teoriler üzerinde durulmaktadır. Bunlar(6):
v Avlanma ritüeli (başarılı bir av sağlaması için yapılmış çizimler)
v Şamanik ritüel (transa geçme durumu sonucu ortaya çıkan çizimler)
v İletişim (aynı mağarayı kullanacak farklı gruplara mesaj olarak yapılan çizimler)
v Süsleme (estetik algısı sonucu çizimler)
v Totemcilik (kabileyi koruması için yapılan hayvan çizimleri)
v Bilgilendirme (kabile üyelerinin hayvanlar hakkında eğitimi)
Teorilerdeki bu ayrışmanın sebebi genellikle konuya yaklaşılırken kullanılan yöntem farklılıkları olmuştur. Tartışmalar ilk üç teori etrafında yoğunlaşmış olmakla birlikte çizimlerin yapıldığı dönemdeki iklim, fauna-flora koşulları; çizimlerin mağara girişi veya derinlerine yapılmış olması; yine, mağaraların geniş alanlarına veya dar koridorlarına yapılmış olması vb. unsurların değişkenliği doğrultusunda ulaşılacak sonuçların değişkenliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, o dönem insanlarının nelere önem verdiğinin ve dünyayı nasıl gördüklerinin daha detaylı anlaşılabilmesi için bahsi geçen teorilerdeki nedenlerin bir arada var olmuş olma olasılığının da ihmal edilmemesi gerekir.
En eski basit semboller tarih öncesi insanların ne anlatmak istediğini kesin olarak söylemese de ilk defa, çevreyle olan ilişkilerinin temel ihtiyaçlarını elde etmenin ötesine geçtiğini söylemeyi mümkün kılıyor. Doğal çevresinde bulduğu taşları, ahşapları veya kemikleri, avlanmak için silaha dönüştürmek yerine düşüncelerini sembolleştirmek üzere kullanmayı tercih ediyor. Bu ilksel buluntulara ait araştırmalardan birinde görev alan Dr. Silvia Bello bu duruma dair şöyle diyor: "Soyut bir tasarım üretmek için yeni bir tekniğin (kazılmış işaretler yerine işaretlerin çizilmesi) ortaya çıkışı ve geliştirilmesi, erken modern insanların yaklaşık 73.000 yıl önceki karmaşık davranışlarına ilişkin anlayışımız açısından önemli sonuçlar doğuruyor. Bu, o dönemde insan davranışlarının ne kadar zengin ve karmaşık olduğunu gösteriyor(7)". İlk figüratif * resimler olan hayvan çizimlerinin ortaya çıkması için geçen süre göz önüne alındığında, (karşımıza 30,000 yıla yakın bir zaman aralığı çıkar ve tarım toplumundan bugünkü sanayi toplumuna geçişimizden çok daha uzun bir süredir), çevreye dair görsel ve bilişsel algının gelişmesi için gayet yeterli görünmektedir. Tarih öncesi insanların yaşamlarında önemli olan unsurları ön plana çıkarmaya çalışması ve bir noktada buzul çağı gibi yaşamı zorlaştıran çevresel koşullar doğrultusunda(8), yaşamsal ihtiyaç bakımından beslenme, giyim-kuşam ve alet yapımının öne geçmiş olması ve bu konuda faydalandıkları av hayvanlarını birincil önemde görmüş oldukları düşünülebilir(9). Bundan sonraki süreçte ortaya çıkan çizim ve heykellerde insan-hayvan karışımı modellerin öne çıktığı görülür. Bu dönem çizimleri hayvanlara olan hayranlığın bir yansıması ve onlara öykünmenin işareti olarak görülmektedir(10). Tahminen yine çevresel koşulların olumsuzluğuna ek olarak bir bilgilendirme veya uyarı olduğu düşünülen yırtıcı hayvanlara ait çizimler de görülür(11). Bu çizimlerin mağara ağızlarında veya hemen girişte olması 'süsleme' amacıyla yapılmış olabileceklerini düşündürürken, mağaraların karanlık iç kesimlerinde yapılmış resimlerin avlanma ritüeli veya şamanik ritüellere hizmet ettiği düşünülmektedir(12). Mağara resimleri içinde görece yakın tarihe ait olanlarda gözlenen tekrarlayan semboller, mağara resimleri üretmek gibi gelişmiş bir el becerisi olan bir dönemde, Avrupa çapındaki çok sayıda mağarada tekrarlanarak kullanıldığının tespit edilmesi bunların ilkel bir yazı sistemi olabileceğini düşündürmektedir(13).
Sonuç olarak; mağara resimlerinin sembolik doğaları gereği, henüz tam olarak ne amaçla yapıldığı kesinleşmemiş olmakla birlikte olası teoriler dahilinde; o dönem insanlarının ön görülenden çok daha gelişmiş bir düşünce ve el becerisi seviyesine sahip oldukları(14), doğaya öykündükleri ve kendilerini doğanın bir parçası olarak görmeye yatkın oldukları net olarak ortaya çıkmıştır. Dahası, o dönemden günümüze kadar düşünülenden çok daha az bir düşünsel paradigma değişimi gerçekleşmiş olma olasılığı ayrıca şaşırtıcı bir sonuç olarak karşımıza çıkar.
*: Antonio Banderas'ın başrolünü oynadığı "Altamira" filmini konuya dair tarihsel gelişimi aktarması bakımından tavsiye edebilirim...
Aşağıda ilginizi çekebilecek benzer yazılarımı bulabilirsiniz. Esenlikle...
Kaynaklar:
6: https://artsandculture.google.com/story/why-did-prehistoric-people-draw-in-the-caves/TwVhKr1gnrB2LQ
9: Totemcilik
10: Şamanik ritüel
11: İletişim
Tanımlamalar
Cro Magnon: Homo sapiense ait ilk buluntuların yer aldığı bölgenin adıyla bu buluntulara verilen isimdir. H. sapiens ile aynı türdür ama bilimsel olmayan bir isimlendirmeyle Avrupa'daki ilk atalarını ifade etmek için kullanılır.
Figüratif: Doğada mevcut nesneleri betimleyen, 'soyutlama' tersi.
Başarılısın :)